Seyahatte Köpeğimin Düzeni Bozulunca Ne Olur? (Tüm O Endişeli Sorulara Cevaplar)
Tatile çıkacaksın ve aklındaki en büyük soru bu, değil mi? “Ben bir şekilde idare ederim de, köpeğimin o şaşmaz düzeni ne olacak?”
O kadar iyi anlıyorum ki…
Ben de ilk başlarda bu sorularla boğuşuyordum. İnternetteki o uzun listeler, asla uyamayacağın katı kurallar… Kafam allak bullak oluyordu. Sonra deneye yanıla, canım yana yana, kendi doğrularımı buldum.
Gel, sana şimdi o en çok sorduğun, en çok endişelendiğin soruları, kuru bir rehber gibi değil de, kendi yaşadıklarımla, bir arkadaşın olarak cevaplayayım.
Rutin bu kadar önemli mi gerçekten, tatilde biraz esnetsek olmaz mı?
Ah, olmaz. Keşke olsaydı ama olmuyor.
Ben bir kere “aman ne olacak, tatildeyiz, biraz spontane olalım” diye esnetmeye kalktım. Köpeğim Puding, evde melek gibi olan o hayvan, o kiraladığımız şirin yazlığın içinde stresten kendi kuyruğunu kovalayan bir sinir yumağına dönüştü.
Onlar için rutin, bizim için bir harita neyse, tam olarak o. Güvende olduklarını, her şeyin yolunda olduğunu, dünyanın yerinden oynamadığını anlatan tek şey. O yüzden evet, maalesef ölümüne önemli.
Peki ya beslenme? Kendi mamasını o koca paketle yanımda taşımak zorunda mıyım?
Bunu sorman bile, o hatayı yapmaya ne kadar yakın olduğunu gösteriyor! Sakın!
O hatayı bir kere yaptım, tatilin yarısı veteriner kliniği aramakla geçti. “Gittiğim yerden alırım, ne olacak” dedim, bulamadım. “Hadi benzer bir şey alayım” dedim, bizimkinin hassas midesi onu kabul etmedi. Bütün düzeni altüst oldu.
O günden sonra benim kuralım basit: Puding’in maması, benim kıyafetlerimden ve eşyalarımdan önce arabaya girer. Bu, pazarlığa kapalı bir konudur.
İyi ama yoldayken yemek saatlerini tutturmak çok zor…
Kimse senden askeri bir disiplin beklemiyor, rahat ol. Evde sabah tam 8’de yiyorsa, yoldayken 9’da yemesinin hiçbir zararı olmaz.
Ama olay şu: O sabah kahvaltısını, akşam yemeği saatine sarkıtma.
Onların o biyolojik saatleri bizimkinden çok daha hassas. O öğününü yaklaşık olarak aynı zaman diliminde alacağını bilmek, onun beynindeki o “acaba aç mı kalacağım?” alarmını susturur. Bu da onu inanılmaz rahatlatır.
Yolda o kadar enerjiyi nasıl atacak? Sürekli arabanın içinde, yazık…
İşte bu, senin yaratıcı olman gereken yer. Bizim sırrımız “top molası”.
Uzun yolda durduğumuz her benzinlikte veya uygun bir cepte, arabanın arkasından topunu çıkarıp en az 10-15 kere fırlatırım. O kısacık, 10 dakikalık depar atma seansı, onun bir sonraki iki saat boyunca arabada mışıl mışıl uyumasını sağlar.
Unutma o altın kuralı: Yorgun köpek, mutlu köpektir.
Otel odasında bile, o en sevdiği çiğneme oyuncağıyla boğuşması, onun için hem zihinsel hem de fiziksel bir egzersizdir.
Ya uyku düzeni? Kendi koca yatağını da mı taşıyacağız?
Kocaman yatağını taşımana hiç gerek yok.
Ama o evdeki kokusu sinmiş, belki biraz da kirlenmiş o eski püskü battaniyesini mutlaka ama mutlaka yanına al.
Yeni bir odaya girdiğimizde benim yaptığım ilk iş, o battaniyeyi sakin bir köşeye sermektir. O an Puding anlar ki, “tamam, burası da bizim evimiz, kalemiz burası.” O koku, onun sığınağıdır.
Gördüğün gibi, olay mükemmel olmak, her şeyi harfiyen yapmak değil.
Olay, onun dünyasına saygı duymak.
Onun o küçücük, basit düzenini korumak için attığın her adım, aslında kendi tatilinin huzuruna ve keyfine yaptığın bir yatırımdır.
O sakin ve mutluysa, sen de gerçekten tatilin tadını çıkarabilirsin. Gerisi bir şekilde halloluyor, inan bana.